
Son yıllarda Türkiye’de eğitim sistemine erişimde yaşanan zorluklar dikkat çekici boyutlara ulaştı. Türkiye’de eğitim hakkı, ekonomik kriz, bölgesel eşitsizlikler ve toplumsal cinsiyet rolleriyle giderek daha fazla ihlal ediliyor. 2024–2025 eğitim öğretim yılının ilk yarısına dair veriler, eğitim dışına itilen çocuk sayısında endişe verici bir artış yaşandığını gösteriyor.
Zorunlu Eğitimin Dışında 1,5 Milyonu Aşkın Çocuk
Eğitim-Sen’in 2024–2025 eğitim öğretim yılı ilk yarısına dair yayımladığı rapora göre, örgün eğitim dışında kalan çocuk sayısı 1 milyon 578 bine ulaştı. Bu sayının %53,6’sı erkek, %46,4’ü ise kız çocuklardan oluşuyor.
Özellikle 6–17 yaş aralığında zorunlu eğitim çağındaki 612 bin 814 çocuk eğitimin dışında. En dramatik artış ise lise çağındaki 14–17 yaş olan grupta görülüyor. Bu yaş grubunda okullaşmayan çocuk sayısı bir yılda yaklaşık 168 bin artarak 452 bine yükseldi.
Pandemi dönemi eğitime erişimi daha da zorlaştırdı. COVID-19 salgını nedeniyle Türkiye’de okullar yaklaşık 49 hafta kapalı kaldı. Uzun süreli okul kapanmaları, öğrenim kayıplarını artırarak çocukların eğitimden kopmasına neden oldu. Özellikle ekonomik olarak dezavantajlı bölgelerdeki çocukların eğitime erişimi daha da zorlaştı.
Eğitimden kopuşun nedenleri arasında, derinleşen ekonomik kriz, çocuk işçiliği, erken yaşta evlilikler, göçmen çocukların eğitim sistemiyle bütünleşememesi ve afetlerin ardından yaşanan barınma, ulaşım sorunları yer alıyor. UNICEF bu nedenlerin, özellikle deprem bölgelerinde yaşayan çocukları daha fazla etkilediğini belirtiyor.
Eğitim hakkına erişemeyen çocuklar yaşam boyu düşük ücretli, güvencesiz işlerde çalışma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Bu durum, yoksulluğun kuşaktan kuşağa aktarılmasına neden oluyor.